**DENEMELERİM**

LÜTFEN    “OKU”YUN!

 

Bugüne kadar okumakla ilgili o kadar çok şey yazıldı çizildi ki! Açıkçası bu konuyu yeniden kaleme alıp-almamakta tereddüt ettim. Ancak, “belki benim yazacaklarım birilerine farklı gelebilir  de, bir kişiyi bile şevklendirebilirsem ne mutlu bana” diyerek yazmaya karar verdim.

Klasik bir cümle ama, okumaya vaktim yok diyenlere ben gerçekten inanmıyorum. Çalışan ve/veya çalışmayan herkes vakit bulabilir.        (Başucu kitaplarını, hep sevmişimdir.)

Ev hanımlarının temposu herkesçe malûm. Günlük koşturmalar yoğundur.          Amaaa…

Çok kısa, fakat boş geçen anlar vardır: Meselâ; Süt pişirirken, makinenin çamaşırı
kurutmasını beklerken, çocuğu uyuturken, çorba karıştırırken, eşlerin gelmesine dakikalar
varken, alış-veriş yorgunluğunu atarken ve yatmadan 10 dakika önce

RAHATLIKLA BİR SAYFA KİTAP OKUNABİLİR.

 

İlk başlandığında bir sayfayı bulmasa da, zamanla inanın geçiyor bile. Ayrıca zihin ve beden yorgunluğunun birinci ilacıdır.  Verdiğim örnekler çalışan hanımlarında, rahatlıkla uygulayabileceği zamanlardır. Tabii ki okumak isteyenler için!

Özellikle annelerin okuması, herkesçe  olduğu gibi ,benim içinde çok önemli. Çocuklarımızın yaşadığı teknoloji çağına ayak uydurmak giderek zorlaşıyor. Onları, onların dilinden anlayabilmek, iletişim için şart. İyi- kötü, kısa-uzun, akıcı-sıkıcı demeden okumak gerekiyor. Zamana ayak uydurmak, çocuklarla aynı dili konuşabilmek, onları kazanmayı sağlar. HZ. Ali, anne ve babalara, çocuklarının zamanına göre kendilerini geliştirmelerini tavsiye eder.

Bazen yanlış seçimler yapmak ta, doğruları bulmada yardımcı olur. Tezat fikirlerle yazılmış, farklı kitaplar, insanın düşüncelerini zorlar. Yoğun tefekkürle kişi, kendine doğru geleni analiz ederek bulur. Zamanla da doğru kitabı seçmesini öğrenir. Doğru kitaplar, hayata bakış açısını değiştirir.

Yüce Kitabımız, inzal olmaya başlamadan önce, alınan ilk emir de OKU! değil miydi? ‘’Yaratan Rabbinin adıyla OKU’’! İnanan ümmet olarak, bizde aynı emirle mükellefiz. ‘’Mezara kadar ilim’’ dedirten bir dinin mensubuyuz.

Ama okumaya okumaya,  kulaktan dolma bilgilerle dinimiz bile saptırılmaya başlandı. Ondan bundan öğrenmek yerine, her biri hazine değerinde olan, Tasavvuf Âlimlerimizin sayısız eserleri OKUnsa, bugün böyle kargaşalar yaşanmazdı.

Okumak, paylaşmayı gerektirir. Bilgi, sizi ve düşüncelerinizi çevrenizde değerli kılar. Unutmayalım ki, İnsanlar kıyafetleri ile karşılanır, fikirleri ile uğurlanırlar.

Başa gelen her kötü şey, sadece cahillikten gelir. Okumuş değil, cahil insan zarar verir. Cahillik güzel olsaydı, kara ile anılmazdı. İnsan öğrendikleriyle ölüp, bildikleriyle dirilecek.

HİÇ BİLENLE, BİLMEYEN BİR OLUR MU? Ancak sağduyu sahipleri düşünüp öğüt alır. (Zümer 8–9 )

comments powered by Disqus